Sınav Kaygısıyla Barışmak
- 22.05.2023
Sınanmak neden bizi bu kadar ürkütür, neden sınandığımız zamanlarda performansımız düşerken kimse bizi izlemiyor ve sınamıyorken harikalar yaratırız? Sınava günler kala hemen her öğrenci içinde az da olsa bir sınav kaygısı taşıyor. Ancak birçok negatif duyguda olduğu gibi o duygu üzerine çok fazla kafa yorabiliyor veya bu duygudan kaçma, onu görmezden gelme davranışları sergileyebiliyoruz. Özellikle sınav kaygısının yerine koyduğumuz boş vermişlik, umursamazlık, öfke hâli veya aşırı sakinlik sürecimize olumlu anlamda bir katkı sağlamıyor. Bazı zamanlarda kültürel yapının da getirdiği şekilde duygularımıza sıklıkla ket vurma eğilimindeyiz. “Çok fazla güldüm kesin çok ağlayacağım.” gibi inançlarla mutluluğumuza sınır koyduğumuz anların sayısı az değildir. Duyguyu bastırmak veya o duyguyu başka bir duyguyla takas etmek, yemek masasından tam anlamıyla doymadan kalkmaya benzer. Tam doymadığımızda sürekli yemeği düşündüğümüz gibi duyguyu yaşayamadığımızda da sürekli o duygunun tehdidini hissederiz. Bir duygudan kaçmak sandığımızın gibi bizi ondan uzaklaştırmaz aksine ona daha fazla yaklaştırır.
Duyguları kabul etmek ve yaşanmasına izin vermek sağlıklı bir kişilik inşası için oldukça önemlidir. Genellikle olumsuz olarak tanımladığımız duyguların bizim için zararlı olduğunu düşünüp bastırırız ancak her duygu bazı noktalardan işlevseldir. Örneğin, kaygı bizi her an tetikte tutar, tedbir almamızı sağlar; korku bizi tehlikelerden korur, bu nedenledir ki sınavlarda istenilen kaygı düzeyi orta düzeydir.
Sınava yakın bir zamanda hissettiğimiz kaygılar genellikle hatalar yapmamıza, süreci doğru yönetemememize ve kısa sürede pes etmemize sebep olur. Her ne kadar bu duyguyla mücadele edip yolumuza devam etmeye çabalasak da bir şekilde önümüze çıkar.
Evrende hiçbir enerji kaybolmaz, bu, bedenimizdeki enerji için de geçerlidir. Kaygı, korku, stres, üzüntü, heyecan gibi duygulardan kaçamayız, onları zihnimizden atamayız ancak bu duyguları yakıt olarak kullanabiliriz.
Kaygılarım uykularımı kaçırıyorken, rüyalarımda bile sınava girip soru çözerken, denemelerimde stres düzeyim yüzünden sınava çok az zaman kala başarım yükseleceğine düşüyorken bu olumsuz duyguları nasıl yakıt olarak kullanabilirim ki?
Olaylara bakış açımız ve onları anlamlandırma şeklimiz duygularımız üzerinde oldukça belirleyicidir. Başarısızlığı ele alalım, bu duygu bazılarımızı pes etmeye iterken bazılarımızı başarı için daha fazla güdüler. Aynı şey sınav kaygısı için de geçerlidir. Bunun sonucunda bizim de sınava yüklediğimiz anlam neticesinde birtakım otomatik düşünceler ortaya çıkar. Sınava hiç hazır değilim , zamanı yetiştiremeyeceğim, çalıştığım hâlde netlerim yükselmiyor boşuna çalışıyorum, yine mezuna kalacağım gibi otomatik düşünceleri işlevsel hâle getirmenin en önemli yollarından biri bu düşünceleri; henüz hiçbir şey bitmiş değil, netlerimin yeterince yüksek olmaması sınavda da olmayacağı anlamına gelmez, kazanamazsam evet çok kötü hissedeceğim ama bu insanların bana verdiği değeri azaltmayacak gibi alternatif düşüncelerle değiştirmektir.
Sınava hazırlık sürecini bir araba yolculuğu gibi düşünelim. Yolculuğa ilk başladığımızda her şey güzelken; stres, gelecek kaygısı, başarısız olma korkusu, toplum baskısı gibi faktörler üzerimize gelmeye başlar. Bunlarla verdiğimiz mücadele yakıtımızın daha hızlı bitmesine sebep olur ve yolun yarısına geldiğimizde yakıtımız çoktan bitmiş olur. Biz de arabayı iterek hedefimize ulaştırmaya çalışırız. Ancak bir noktadan sonra kendi enerjimiz de tükenir ama biz yine de o arabayı ısrarla itmeye devam ederiz. Yorulduğumuzda nasıl oturup dinleniyorsak, enerjimiz tükendiğinde de ittirip durduğumuz arabanın gölgesinde oturabilmek yola devam edebilmek için çok önemlidir.
Tekrar hatırlayalım:
“Dünyada hiç kimse seyirci koltuğunda oturan cesur insanları alkışlamaz. Alkışlar hep sahneye çıkanlar içindir.”
Dr. Tayfun Topaloğlu
Psk. Dan. Ayşe Demircioğlu (Tuyun Akademi kariyer psikolojik danışmanı)